1987 yılında konuklarına kapılarını açan Gezi İstanbul, pastane ürünleri ve çikolatalar için özenli reçeteler hazırlayıp zaman tünelinde kendine bir yer buldu. Bir dönemin efsane kültür tanrıçası Atatürk Kültür Merkezi‘nin hemen yanında yer alan konumuyla, sosyal aktivite önce ve sonrasında uğrak nokta oldu.. Kruvasanlarının hayranları kapıları aşındırdı, çikolatalarının düşkünleri yedi, yedirdi, sevdiklerine hediye etmek için kutulara koydurup yeri geldi kargolarla yolladı.. İşte böyle böyle köklü bir isim haline geldi Gezi İstanbul.
2015 yılında geçirdiği tadilatla da küllerinden yeniden doğdu.. Bereket versin ki tarihi yer karolarına dokunulmamış, malum zemin çok önemli. Bastığımız yer hem sağlam, hem de estetik olmalı.. Çağa özünü yitirmeden ayak uydurabilen Gezi İstanbul’u takdir ediyorum.. Günlük üretilen pastane ürünleri ve pek çoğu kendi formülleri olan pastaları pek revaçta.
Ancak bana göre Gezi İstanbul’un imza ürünü çikolataları.. Kaliteli üreticilerden ithal edilen Belçika çikolatası tümü el yapımı krema ve dolgu maddeleriyle şekillendirilip enfes Gezi Çikolataları halini alıyor. Badem ve fındık kreması da Gezi Mutfağında üretildiği için çikolataları benzersiz diyebiliriz. Zaten çikolata dolu tabağı tuttuğumda yüzüme çarpan, burnumdan vücuduma yayılan çikolata kokusundan belli oluyor kalitesi. Altın ve gümüş rengindeki badem şekerleri çocukluğuma götürüyor beni..
Likörlü kalp şeklindeki kırmızı renkli çikolata içimde tutkulu bir aşk fırtınası estiriyor. Kimse içinde kakao dahi yok diye beyaz çikolatayı hakir görmesin! Üstüne üstlük kalorisi de çok yüksek diye afaroz etmesin kimse. Beyaz çikolata benim gönlümün sultanıdır. Damağıma değdiğinde duyduğum haz tarifsiz.. İşte o yüzden beyaz çikolatalı truffuna da bayıldım. Her ne kadar çok tercih etmeseler de bu çikolata deryası içerisinde ona da bir yer vermeleri sevindirici.. Pralin, likör ve şekerleme gibi Avrupai malzemelerin yanında son dönemlerde badem, fındık, Antep fıstığı gibi bizden ürünlerle de çikolatalar zenginleştirilmiş. Antep fıstığının lezzetinin yanında tatlı yeşil görüntüsünü de çikolataya yakıştırıyorum.
Mekanın 20 yıllık çikolata ustası her yeni gün yeni bir çikolata çeşidini arşivlerine eklediklerini anlatıyor. Hayal gücüne bırakıyorlar kendilerini, yeni ve lezzetli tatlar üretiyorlar.. 200 çeşit çikolata içinden muhakkak herkes kendi damak zevkine göre seçenekler bulabilecektir.
Çikolatanın yanına en çok yakışan içecek kahve.. Hem sıcaklığıyla çikolatanın ağızda daha kolay erimesini sağlıyor hem de şekersiz tercih edildiğinde çikolatanın baymasına engel oluyor. Biz mekana vardığımızda cold brew kahve düzeneği kurulmuştu haliyle.
Malum cold brew kahve 10-12 saat sürede demleniyor. Kahve içerisindeki özüt soğuk su aracılığıyla ve damlaya damlaya- çok ağır bir şekilde- alındığından süreç uzuyor. En güzel kahve demleme yöntemlerinden birisi olup, buz ile servis ediliyor.
Ama ben çikolata yanına sıcak kahve tercih ediyorum. O yüzden syphoon ve V60 yöntemleriyle demlenen kahvelere yöneliyorum. Her ne kadar görsel şov açısından syphoon yöntemi başarılı olsa da lezzet açısından chemex yahut V60 demleme yöntemleriyle demlenmiş kahveyi daha çok seviyorum.
Tabii kahvenin cinsine, yöresine göre en uygun yöntemi seçmek gerekiyor. İşte o noktada devreye 3. dalga kahvecilik giriyor. Kahve nerede, hangi iklimde, kaç rakımda yetişti, hangi şartlarda toplandı, ne oranda kavruldu, bunlar önemli.. Mükemmel bir çekirdeği fazla kavurarak çöp edebilirsiniz. Sonra istediğiniz kadar afilli ekipman/yöntem kullanın başarılı olmazsınız. İyi çekirdekleri kendisine en uygun yöntemle demlemezseniz yine başarılı olamazsınız. Elinizdeki suyun sıcaklığından tutun da, filtrenin gözeneğine kadar, tonla detay var.. O yüzden laboratuvar ortamında çalışır gibi hassas terazilerle tartılıyor kahveler, dakikalar tutuluyor.. Kahve demlemenin kitabına uyduğunuzda size hiç tatmadığınız lezzet kapıları açılıyor.. O kahverengi minicik kahve çekirdeğinden, meyve, baharat tatları alıyor, damağınızın size ettiği oyunlara şaşırıyorsunuz..
İşte hem çikolata hem de kahve iki ayrı tutku.. Çikolata ile kahvenin birlikteliğini ben “Devlerin Aşkı” olarak adlandırıyorum. Gezi İstanbul bu iki aşığı bir araya getirerek konuklarına sunuyor, bizlere de yiyip içip mutlu olmak düşüyor.. Bizi Gezi İstanbul‘la buluşturan Keşif Perisi‘ne, doyamadığımız çikolatalardan bize hediye edip çocuk ruhumuza hitap eden Gezi İstanbul ekibine teşekkür ederim. Kadınların bir zaafiyeti çiçekse diğeri de çikolatadır.. Nice diyetler çikolata uğruna bozulmuş, fitness salonunda geçen 2 saatin ödülü belki de bir kalıp çikolata olmuştur.. Garip bir ağacın meyvesi kakaodan dillere destan çikolata yapılmış, ondan daha garip bir ağacın meyvesinin çekirdeğinden ise devasa bir kültüre sahip kahve yapılmış.. Her ikisi de topraklarımızda yetişmeyen bu iki bitki bizleri öylesine sarıp sarmalamış ki büyük bütçelerle en iyilerini ithal ediyoruz.. Gezi İstanbul kaliteli çikolata hammadesi ihracatında öncü, pek çok coffeeshop ise nitelikli kahve çekirdeği ihrac ediyor her gün miktarı daha da artarak.. Bize de böyle mekanlara destek olmak düşüyor.
Kahvemin yanında çikolatam, kitabım olsun, bana yeter diyenlere selam olsun..
Kalın sağlıcakla, afiyetle..
Eyvallah..
ADRES: İnönü Caddesi No:5 Taksim / İstanbul
TEL: 0 212 444 76 39
Yorum yok!